Page 482 - SİNCAN TARİH VE KÜLTÜR ATLASI
P. 482
İstanbul Fetvası
Damat Ferid Paşa hükümeti, İngilizlerin istek ve arzuları doğrultusun-
da icraatlara devam eder. Bununla da kalmayıp, Sultan Vahideddin Han’ı
bazı meselelerde yalnız bırakır ve halifelik makamını zor duruma düşürür.
İngilizler, Anadolu’da başlayan bağımsızlık hareketlerinden oldukça rahat-
sız olmuş ve bu hareketlerin bir an önce durdurulması için, Mondros Müta-
rekesi şartlarını ileri sürerek, hükümete baskı yaparlar. İstek ve arzularını
hükümet yoluyla yapmaya çalışan İngilizler, her türlü hareketi izlemeye
alıp, Türkü Türke kırdırmak amacını güder. Neticede Ankara’da devam eden
Millî Mücadele’ye karşı, yine bir Ankaralı aile olan “Dürrizadeler”e mensup
Şeyhülislam Dürrizade Abdullah Efendi’ye, istekleri doğrultusunda bir fet-
va hazırlattırılır. Bu fetvanın, bizzat Sultan Vahideddin’in istek, arzu ve ira-
desiyle çıktığını iddia edenler olduğu gibi, buna karşı İngilizlerin baskı ve
zorlamasıyla yayınlandığını ileri sürenler de vardır.
Mareşal Fevzi Çakmak Paşa’nın 27 Nisan 1920 tarihinde Birinci Mec-
lis’de yaptığı konuşmada: “… o kabine (Damat Ferid Paşa Hükümeti) erka-
nından olan zevattan, gerekse Harbiye Nezaretinde bulunan bazı arkadaş-
lardan aldığım malumata nazaran o kabineye tazyik icra ettiler. Fetvayı
veriniz diye. Nihayet o fetvayı aldılar. Malumunuz vechile o fetva İngiliz
süngüsü ile alınmış, İslamı sinesinde birbirine düşürmek için ilk defa ya-
zılmış acı bir vesikadır….” diye belirtir. 126
Ankara Fetvası
Millî Hareket’in beyni durumuna gelmiş olan Ankara’dakilerin, üzerinde
ısrarla durdukları husus: “Padişah ve Halife dahi esirdir. Makam-ı Hilâfet ve
Saltanatın tahlisi (kurtarılması) lâzımdır.” Bu nokta-yı nazardan hareketle,
düşman elinde esir olan Halifenin, zor ve baskı kullanılarak böyle bir fetvanın
yayınlandığı, haliyle de bu fetvadaki hükümlerin geçersiz olduğu üzerinde du-
rularak, aynı şekilde bir fetvanın Ankara’dan yayınlanması kesinleşir. Başta
Ankara Müftüsü Mehmet Rifat (Börekçi) Efendi olmak üzere, Ankara’da bulu-
nan beş müftü, dokuz âlim ve medrese müdürü ile altı kişilik ilmiye sınıfından
müteşekkil yetkili bir grubun hazırladığı fetva, 16 Nisan 1336 (1920) tarihinde
gerekli yerlere gönderilir ve Anadolu’daki mahalli gazetelerde -Millî Hareket ta-
raftarı olanlarda- yayınlanır. Bu fetva, ilgili yerlere Heyet-i Temsiliye namına
gönderilerek o bölgenin müftü ve din âlimleri tarafından tasdik edilip imzalan-
ması istenir, bu konuda, mülkî ve askerî yetkililerin de yardımcı olmaları rica
edilir. “Fetava-yı Şerife” Anadolu’nun çeşitli yerlerindeki, dâvaya inanan, mü-
nevver müftü ve din âlimleri tarafından hemen tasdik edilir ve imzalanır. 127
466