Page 486 - SİNCAN TARİH VE KÜLTÜR ATLASI
P. 486
maşraba yerleştirilir. Kapıdan girilince ilk küçük oda mescit olarak düzen-
lenir. Caddeye bakan ilk oda ise başkanlık odası olarak ayrılır. Öteki odalar
da meclis komisyonları, başkatip ve muhasebeci için çalışma odası oldu.
Binanın içindeki eksiklikler giderildi. Meclis toplantı salonunun hazırlan-
ması uzun zaman aldı.
Ankara Mebusları
Ankara vilayetinin livaları olan Çorum, Kırşehir ve Yozgat’ta, seçimle
üyeler belirlenir. Ankara’da da Millî Meclise mebus seçimi 31 Mart 1920 tari-
hinde tamamlanır. Mustafa Kemal Paşa, Ankara’dan mebus seçilir. Diğer An-
kara mebusları ise Ali Fuat Paşa, Beynamlı Hacı Mustafa Efendi, Kınacızâde
Şakir Bey ve Hacı Bayram Şeyhi Şemseddin Efendi’dir. Mebusan Meclisi’nden
gelen Ankara mebusları Hacı Atıf Efendi, Ömer Mümtaz, Çayırlıoğlu Hilmi
Beyler ve Ahmed Rüstem’de Ankara temsilcisi olarak Millî Meclis’e katılırlar.
İlk Mebuslar ve Ankara
Ankara’ya gelen mebusların yatması için şehirde uygun otel bulunma-
dığı için İkinci Abdülhamid Han’ın yaptırdığı Muallim Mektebi (Dârülmual-
limîn) tahsis edilir. Bu mebusların her türlü ihtiyacını Ankaralılar karşılar.
Mebuslara aylık olarak yüz lira verilir. Mebuslara her öğün üç kap yemek çı-
kartılır ve yetmiş kuruşa verilir. Mustafa Kemal Paşa da Ankara mebusu ola-
rak yüz lira alır. Dârülmuallimîn Mektebi koridoruna şöyle bir levha asılır:
“Tavla vesair oyun oynamak yasaktır!” Vilâyet tarafından tutulmuş bir mü-
ezzin de beş vakit, bu binanın merdiven başında ezan okur ve herkesi nama-
za davet eder. Yataklar ise ranza olmadığı için yerlere serilir.
Ankara caddelerinde görülen bir milletvekilinin giysilerinden, toplu-
mun hangi kesimini temsil ettiği, ya da yurdun hangi yöresinden geldiği
hemen anlaşılıyordu. Bir milletvekili hakkında genel bilgi edinmek için, ilk
önce başına bakmak yetiyordu. Askerlikten gelme olanlar, yani subay olup
da orduda görevli olmayanlar ya da emekli subaylar başlarına astragan bir
kalpak giyiyorlardı. Kalpak, giydikleri hep aynı biçimdeki elbiseye sivilleş-
tirilmiş üniforma havası veriyordu. Elbise koyu renk yünlü kumaştan ya-
pılmış, büyük cepleri körüklü, İngilizvari bir ceket ile külot pantolondan
oluşuyordu. Ayakta bir çizme veya ayakkabı ile dize kadar çekilen avcı ço-
rabı bulunurdu. Gömlek ve kravat, kıyafeti tamamlardı. Kravat takmamak
için Rus tipi dik yakalı gömlek giyenler de vardı. Bu kıyafet, Mustafa Kemal
Paşa’yı taklit etmekten doğmuş ve yaygınlaşmıştı. Zira, askerlikten istifa et-
tikten sonra Mustafa Kemal Paşa hep böyle giyiniyordu. Eski elçiler, valiler,
kaymakamlar, memurlar; kısacası ülkenin sivil aydın kesiminden gelenler
genellikle fes giyiyorlardı. Bunlar sivil resmî kıyafet olan “Redingot” deni-
len arkası yırtmaçlı, etekleri uzun bir tür ceket giyiyorlardı. Bu ceket genel-
likle siyah veya lacivert renkte olurdu. Bir salon kıyafeti havası taşıyan re-
470