Page 571 - SİNCAN TARİH VE KÜLTÜR ATLASI
P. 571
Furkan Özüdoğru, “Bu çağda bir Hasan Basri!” başlıklı kitap tanıtım ya-
zısında “Basri Baba Nefesleri” kitabı ve Hasan Basri Baba hakkında bazı
bilgiler sunar: “Basri Baba Nefesleri” namıyla 2001 yılında Yedi İklim ta-
rafından yayımlanmış. Yayıma hazırlayan Kazım Hacımeyliç Hoca, esere
yazdığı önsözde, nefesleri ve yazma notlarını kendisine, Basrî Baba’nın
müntesiplerinden Nuri Arınç Bey’in verdiğini ifade ediyor. Nuri Arınç Bey
aynı zamanda kitabın sonunda yer alan ‘irşad’ adlı kısmın müellifi. Bu bö-
lüm, genelde tasavvufî irfanın özelde ise Bektaşî/Melamî yolunun yoğun ve
enfes bir hulasasını sunuyor. Hacımeyliç Hoca nefesleri anlamak ve kavra-
mak isteyen genç okurların öncelikle bu bölümü, daha sonra nefesleri oku-
masını tavsiye ediyor.
Mahmud Erol Kılıç Hoca’nın da esere bir takrîzi var. Eserin yayımlan-
masından duyduğu memnuniyeti dile getiren Hocamız, Hasan Basri Ba-
ba’nın meşrebi ile ilgili bilgiler de veriyor. Buna göre Hasan Basri Baba,
Halvetî-Uşşakî erkânı ile Bektaşi neşvesinin meczinden doğan ve nâ-
zenîn-i Uşşâkiye adıyla anılan tavrın açtığı kapıdan girerek evvela Bek-
taşîliğe, nihayette ise neşe-i melâmete inkılâp etmiştir.
Basri Baba Hüseynî’dir. Kerbela’ya ağıt yakar. Aşura günü için; “O ka-
dar ağlayalım ki nuh tufanı edelim” der. Ondaki Ehl-i Beyt aşkı, sevgili için
canı feda etmenin remzidir. Bu feda ediş, Hz. İmam Hüseyin’in şahsında
zirveye çıkar. Madem onlar aşk için ve aşkları nedeniyle kendilerini feda
etiler. Biz de kendimizi onlar için feda edelim.
“Hanedan-ı ehli beytin yoluna ey aşıkân
Çekelim hançer-i aşkı, canı kurban edelim,
…
Şah Hüseyn-i Kerbela’nın bendesiyiz Basriyâ,
Matemi bir ay değil, biz heman her an edelim.” diye feryat eder bir ne-
fesinde. 189
MEHMET ZİYA BABA
Nutuklarında Abdal Ziya mâhlasını kullanan M. Ziya Baba (Şişman),
1894 yılında Üsküp’te dünyaya gelmişlerdir. Babaları Hâmid bey, annel-
eri Kâmile hanımefendidir. Çocukluk yıllarını Üsküp’te geçiren M. Ziya
Baba Erenler, daha genç yaşlarında iken tarikatlara ilgi duymuş ve Kâdirî,
Rufâi, Hâlveti, Nakşibendî tarikatlarına girerek, bu tarikatlarda hizmet et-
miştir. 1927 yılında Üsküp’te Nazmiye hanımefendi ile evlenmişler ve bu
evliliklerinden yedi çocukları dünyaya gelmiştir.
1932 yılında, eşi, çocukları ve babası Hâmid bey ile birlikte Türkiye’ye
gelerek, İstanbul’un Aksaray semtine yerleşmişlerdir. Hâlen hayatta olan
iki kızı ve torunları İstanbul’da oturmaktadırlar. İstanbul’da hayatını
555