Page 150 - SİNCAN TARİH VE KÜLTÜR ATLASI
P. 150

2. ANKARA AHÎLERİ





                      Ankara, “fütüvvet ehli” ahîlerin yaşadığı önemli bir şehirdir. Günü-
                  müzde Ankara şehir merkezinde ahî reisleri tarafından yapılan, her biri
                  bir sanat şaheseri olan cami ve mescidler ibadete açıktır.


                      “Fütüvvet” ve “Ahîlik”, İslâm kültür ve uygarlığı içerisinde dinî ve ah-
                  laki, ekonomik ve sosyal yönden önemli roller üstlenmiş kurumlardır.
                  Ahiliğin temelini oluşturan “fütüvvet”in ana kaynakları ise “Fütüvvetnâ-
                  me”lerdir. Ahilik ve fütüvvet kurumları üzerine de günümüze kadar çok
                  sayıda araştırma yapılarak, yayınlanmıştır.

                      “Ahî”; köken itibariyle Arapça bir kelime olup “erkek kardeşim” anlamı-
                  na gelir. Diğer taraftan, bu sözcük “Divânu Lügati’t-Türk” ve “Kutadgu Bilig”
                  gibi eski Türkçe eserlerde yer alan “cömert, eli açık, ali cenap” gibi anlamlara
                  gelen “Akı” sözcüğündeki “k” harfinin yumuşayarak “h” biçimine değişmesi
                  sonucu ortaya çıktığını iddia eden görüşler de vardır. Tarihte ilk “Ahî” adın-
                  dan söz edilen “Ahî Ferec Zencani”dir. Ahîliğin prensipleri Kur’an-ı Kerîm ve
                  Hazreti Peygamber Efendimizin (s.a.v) sünnetine dayanır. İslami anlayışa
                  doğrudan bağlı olan Ahîlik, tasavvufta önemli bir yeri bulunan “uhuvvet”
                  hatırlatmasından dolayı da kolayca yayılmış ve kabul görmüştür.
                      Ahîlik kurumunun Anadolu’da kurulmasında “fütüvvet” teşkilatının bü-
                  yük etkisi olmuş, İslam’ın ilk asrından itibaren görülmeye başlayan fütüvvet
                  teşekkülleri içinde daha sonraki yüzyıldan itibaren de esnaf birlikleri orta-
                  ya çıkar. Başka bölgelerde mensuplarına “civanmerd”, “ayyâr” (ayyârân) ve
                  “fetâ” (fityan) gibi isimler verilen fütüvvet ülküsünün, İslam’ın yayılmasına
                  paralel olarak Suriye, Irak, İran, Türkistan, Semerkand, Endülüs, Kuzey Afrika
                  ve Mısır’da esnaf ve sanatkârlar arasında yaygın olduğu bilinir.

                      Türkler, İslâmiyet’i kabul ederek ve Anadolu’ya yerleşmelerinden iti-
                  baren fütüvvet ülküsünü benimseyerek bunu kendilerine has yiğitlik, cö-
                  mertlik ve kahramanlık vasıflarıyla da süslerler. Bunun yanında Ahîliğin
                  temel belirleyicisi olan İslamî-tasavvufî düşünüş ve yaşayışı da kabulle-
                  nerek günlük hayatlarında uygularlar.

                      Abbasî Halifesi Nâsır-Lidînillâh, siyasi ve sosyal durumu gittikçe bozulan
                  devlet otoritesinin yeniden kurulmasında, içtimai huzurun sağlanmasında
                  fütüvvet birliklerinin büyük bir güç olacağını düşünerek bu teşekkülleri siya-
             134
   145   146   147   148   149   150   151   152   153   154   155