Page 152 - SİNCAN TARİH VE KÜLTÜR ATLASI
P. 152
Esnaf birliklerinin başında “şeyh”, “halife” veya “nakib”ler, bütün esnafın
en üst makamında ise “şeyhü’l-meşâyih” bulunur. Ayrıca mesleğin gele-
ceği açışından çırakların yetiştirilmesine de çok büyük önem verilir. Ana-
dolu’da köylere kadar yayılan Ahîlik pek çok devlet adamını, askerî zümre
mensuplarını, kadı ve müderrisleri, tarikat şeyhlerini bünyesinde toplar.
Bu özelliğini on dördüncü yüzyıla kadar sürdürür. Bu yüzyıldan sonra orga-
nize esnaf birlikleri şeklini alır ve iktisadi faaliyet ön plana çıkmaya başlar.
Ahîlik, Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda da büyük rol oynar. Âşıkpaşazâ-
de, Osmanlı Devleti’nin kuruluşu sırasında faal rol oynayan dört zümre ara-
sında “Ahîyan-ı Rûm”u (Anadolu Ahîleri) zikreder. İlk Osmanlı padişahları
ve vezirlerinin çoğun ahi teşkilAtına mensup şeyhlerdir. Sultan Murad Hü-
davendiğar “şed” kuşanır ve Ahîleri fetihlerde askeri bir güç olarak kullanır.
Orhan Gazi döneminde Anadolu’yu gezen ünlü seyyah İbni Batûta, Ahî
birliklerinin şehir ve köylerde teşkilatlanan zenaat ve ziraat ehli zümre-
ler olduğunu belirtir ve tasavvufi hayatla olan yakınlıklarına temas edip
misafir olduğu Ahî zâviyelerinin isimlerini verir.
Ahîliğe giriş “şerbet içmek” (şürb), “şed” veya “peştemal” kuşanmak,
“şalvar” giymekle gerçekleşir. Ahîlik bünyesi içindeki esnaf birlikleri “us-
talar”, “kalfalar” ve “çıraklar”dır. Çıraklıktan itibaren birlik içinde yüksel-
mek için mesleki ehliyet ve liyakat şarttır. Çıraklar mesleği çok iyi öğren-
medikçe asla dükkân açamazlar. Esnaf ve dükkân sayıları, iş aletleri ve
tezgâhlar sınırlandırıldığı gibi ihtiyaca göre mal üretimi de esastır.
Osmanlı döneminde esnaf birliklerinin idare tarzına çok önem verilir. Sa-
nat erbabı içinde en dürüst, en çok saygıya değer olan, muhtemelen yaşça da
önde bulunan bir üstad teşkilatın reisi seçiliyor ve kendisine “Ahî” deniliyor.
Bunlar zanaat mensupları üzerinde bir şeyh gibi nüfuzu sahiptir. Ayrıca es-
naf arasındaki inzibatı temin eden ve “yiğitbaşı” yahut “server” denilen bir
ikinci reis bulunuyor. Bir şehirde mevcut zenaat şubesi sayısı kadar olan ahi-
lerden birisi diğerlerine reis oluyor ve buna “ahi baba” adı verilir. Ahî babalar,
genellikle Kırşehir’deki “Ahî Evrân Zaviyesi”ne bağlı olan şeyhler ile bunların
çeşitli illerdeki vekilleridir. Büyük âlim ve mutasavvıf Şeyh Edebâli de ahi
şeyhlerinden olup Osman Gazi ile sıkı ilişkiler kurmuş ve kızını onunla ev-
lendirmiştir. Orhan Gazi ise ahîliğe ait “İhtiyârü’d-dîn” unvanını alır.
Bütün prensiplerini dinin asıl kaynağından alan Ahîliğin nizamnâme-
lerine “fütüvvetnâme” adı verilir. Ahîliğin esasları, ahlakî ve ticari kaideleri
bu kitaplarda yazılıdır. Teşkilata girecek kimse ilk önce bu kitaplarda be-
lirtilen dinî ve ahlaki emirlere uymak zorundadır. Fütüvvetnâmelere göre,
teşkilât mensuplarında bulunması gereken vasıflar vefa, doğruluk, emni-
yet, cömertlik, tevazu, ihvana nasihat, onları doğru yola sevk etme, affedici
olma ve tövbedir. Şarap içme, zina, yalan, gıybet, hile gibi davranışlar ise
136