Page 225 - SİNCAN TARİH VE KÜLTÜR ATLASI
P. 225

da kalıyorlar. Kıyafetleri bambaşka. Ne kadınlar ne de erkekler, her iki
                      memlekette, Bithinia ve Galatia’da çekici bir renge sahip. Sunglie’de
                      [Ücret] bir hocanın evinde bir ahırda kaldım. Burada tezekte yemek
                      pişirdim. Fakat ayrıca 4 akçelik odun da aldım ve bu çok işime yaradı.
                      Buralardaki arabalar iki tekerlekli kağnılardan ibaret. Tekerleğin her
                      biri birbirine sıkıca tutturulmuş 3 parça kalın tahtadan oluşuyor. Te-
                      kerleğin orta yerindeki kalınlığı bir karışı buluyor, kenarlara doğru in-
                      celiyor. Bizdeki tekerlekler geniş ve kenarları demir çemberle çevrili
                      ve daire biçiminde. Bu araç (...) karış yüksekliginde. Kısacası, çok han-
                      tal bir şey. Böyle bir arabanın fiyatı 6 dukattır. Öne iki öküz koşuyorlar.
                      Pek uzak yerlere gidilmiyor bununla.

                          Şehitali Köyü

                          26 Mart günü saat üç sıralarında Sunglie’den [Ücret] hareket ede-
                      rek gece geç vakit Yalanschy Aly (Yalancı Ali) -yalan söyleyen Ali de-
                      mek, Macarcası “Hasudok Ali” köyüne geldik [Seyyahın bahsettiği köy
                      Şehitali Köyü’dür. 1530 yılı tahrir defterinde Seyidoğlu imlasıyla ya-
                      zılmıştır. Daha sonraki yıllarda Seyid Ali/Seydâ Ali şeklinde yazılmış-
                      tır. “Seydâ” kelimesi ise efendi ve seyyid anlamında kullanılır. “Şeyda”
                      ise divane, tutkun anlamına gelmektedir. Seyyah bu köyün ismi hak-
                      kında yanlış bilgi vermiştir.]. Bir hocanın evine indik. Burada da ahır-
                      da tezek yakarak yemek yaptım ve orada kaldım. Köyün içinden küçük
                      bir dere akıyor [Sarıkaya]. Yol kıyısında bir mezarlık var fakat burada
                      antik bir şey görmedik. Daha ileride eski ve yıkık bir çeşme veya fıski-
                      ye görülüyor. Bir çeşme daha gördük. Aynı gün yukarıda bahsettigimiz
                      küçük dereden birkaç defa geçtik. Arazi güzel. Tepeler birbirini izliyor.
                      Birçok vadi ve geniş düzlük var. Toprak killi, sağlam, iyi bir toprak.
                      Yalnız tuzlu galiba. Zira yer yer beyazlaşıyor. Etrafta, başka yerlerde
                      gördüğümüz bol bol ada çayı, kuzuotu, karapelin, acıpelin vs. bitkiler
                      var. Koyunlar, keçiler bunları yiyorlar. Ayrıca inek, öküz gibi büyükbaş
                      hayvanlar da görülüyor. Her iki tarafta tarlalar ve birbiriyle kesişen
                      güzel, geniş vadiler uzanıyor. Tepeler ve daha uzaklarda da karlı dağ-
                      lar yükseliyor. Dağlarda ve etrafta orman yok. Ağaç da gözükmüyor.
                      Hatta funda bile yok. Hepsi de çıplak, kayalıklı dağlar. Buralarda fazla
                      insan da göze çarpmıyor. Bu topraklar, bu arazi işlenirse çok verimli
                      olur. Ayrıca buralarda iyi bağ da yetişir. Anadolu halkı bağa bahçeye
                      fazla önem vermiyor. İstanbul’da ve bazı diğer şehirlerde olduğu gibi
                      sebze ve meyve bahçeleri yok. Bir süre gittikten sonra yolların birbi-
                      riyle kesiştiği büyük bir kavşağa geldik. Bu kavşağın biraz ilerisinde,
                      sağ tarafta dağdan gelen ve yolu aşarak akıp giden bir su gördük. Bu
                      suyun üstündeki bir taş köprüden geçtik. Yalancı Ali köyü yüksek bir
                      yerde iki dağ arasında. Orada güzel bir pınar da var.
                                                                                                   209
   220   221   222   223   224   225   226   227   228   229   230