Page 251 - SİNCAN TARİH VE KÜLTÜR ATLASI
P. 251

kalıp fakir keçiler tamamen kılsız kalırlar. Ve sofu bunun ipliğinden do-
                      kurlar. Bütün kadınları ve halkının kazançları sof ve muhayyerciliktir.


                      Sof dalgalarının durumu
                      Büyük bir kazanı şiddetli yanan ateş üzerine koyup kazan içine istedik-
                      leri renkte boyaları koyduktan sonra kazanın yarısına kadar su korlar.
                      Ağaçtan yapılan katlar üzerine deste deste sofları korken her sofun bi-
                      rer katı içine birer ağaç çöpleri korlar. Deste deste sofları kazan içine
                      yerleştirdikten sonra kazanın ağzını kapayıp etrafını hamurla sıvarlar.
                      Alev alev yanan ateşin buharı Allah’ın izniyle kazanın içindeki soflara
                      vurup Tanrı yapısı çeşit çeşit izler olur ki Manî ve Behzad kalemini çek-
                      mede âcizlerdir. Bu sof da Ankara’ya mahsustur. Yeryüzünde bir diyar-
                      da olmak ihtimali yoktur.

                      Frenk (Osmanlıların Avrupalılara, özellikle Fransızlara verdikleri ad)
                      veled-i zinaları bu Ankara keçilerinden Frengistan’a götürüp ince ve
                      yumuşak iplik eğirip sof dokumak istediler. Allah’ın emriyle keçiler bir
                      senede bayağı tüylü keçiler oldu ve dokudukları şeyleri sof olmayıp
                      dalga vermeye kadir olmadılar. Sonunda Engürü’den eğrilmiş sof ipliği
                      alıp Frengistan’a götürüp sof edelim dediler, olmadı. En sonunda rahip-
                      ler için hâlâ sof gibi ince dalgasız siyah rukle şalı dokurlar.

                  Ankara keçisi








































                                                                                                   235
   246   247   248   249   250   251   252   253   254   255   256