Page 280 - SİNCAN TARİH VE KÜLTÜR ATLASI
P. 280
koza (ipek böceği kozası) istihsâl edilmekdedir. Ahâlînin derece-i rağbe-
tine nazaran mahallinde bir böcekhâne te’sîs olunduğu hâlde istihsâlât-ı
vâkı‘a mikdârının tezâyüd edeceği (üretimin artacağı, çoğalacağı) anla-
şılmış ve bunun esbâb-ı te’mîni derdest-i tedkîk bulunmuşdur (sebeple-
rinin araştırılması istenmiştir). İstanos ile Ayaş arasında bulunan arâzî
kısmen mezrû‘ ve kımen hâmdır.
*
Bu havâlîce her sene Eylül ibtidâlarına kadar mahsûlâtın harman yerle-
rinden kaldırılması mesbûk iken bu sene esnâ-yı devrde tesâdüf edilen köy-
lerin hemân umûmunda henüz harman yapılmakda olduğu görülmüş ve Zîr
nâhiyesine tâbi‘ Kayı karyesi ahâlîsinden birkaçının güzergâha tesâdüf eden
harmanları bizzât mu‘âyene ve kendileriyle müşâfehe edilerek (görüşülerek
konuşulmuş) harman ameliyatının te’hîri köylülerden bazısının askerde bu-
lunmasından ve ale’lhusûs yağmurların vakitsiz nüzûlünden ileri geldiği öğ-
renilmişdir. Bu seneki mahsûlâtın derece-i feyz ü bereketi ve ihtiyâclarından
fazla mahsûlün mahal ve sûret-i nakl ve fürûhtu (satışı) hakkında bu köylü-
lerle vukû‘ bulan muhâverât netâyicinde (karşılıklı konuşmalarımızdan) dü-
ğün yapmak, bedel-i nakdî vermek ve mahsûlâtın az olduğu zamanlarda da
yemeklik ve tohumluk zahîre ve inde’lhâce çift hayvanâtı tedârik etmek içün
gerek kendileri gerek emsâli ale’l-ekser Hıristiyan murâbahacılardan istikra-
za mecbûr olup bu sebeblerle içlerinden birinin el-hâletü hâzihî yüz, diğeri-
nin kırk, bir diğerinin otuz lira borçları olduğu ve bu borçlarının her lirası içün
şehrî (aylık) dört ve beş guruş hesâbıyla senevî yüzde elli altmış guruş fâiz
i‘tâ ettikleri ve bundan dolayı ellerine geçen fazla mahsûlü bir an evvel dâ-
yine (alacaklıya) vermeğe mecbûr olarak istedikleri gibi şuraya buraya satış
yapamadıkları ve her sene ber-vech-i muharrer fazla mahsûl i‘tâsıyla borçla-
rını te’diyeye çalıştıkları hâlde fâizin yüksekliğinden dolayı bir türlü borçdan
kurtulamadıkları ve hatta bu hâlin eben an ceddin (atalarından beri) intikâl
edegelmekde olduğu anlaşılmışdır.
Esâsen gerek Ankara’da gerek civâr köylerde evvelce icrâ kılınan tahkîkât
neticesi şu hâl-i esef-iştimâli mü’eyyid olduğundan ahvâl-i mahalliye ve
Ziraat Bankası’nın teşkîlâtı nazar-ı mütâla‘aya alınarak bu hâlin idâmesine
meydân bırakılmamak içün mevsim-i hasâdda tahsîli hükûmetçe der-uhde
olunmak ve fazla alınacak yüzde üç fâiz ücret-i tahsîliye olarak hükûmete
terk edilmek üzere hâsılâtın kıymet-i muhammeniyesi üzerine senevî yüzde
dokuz fâizle ikrâzât icrâsı lüzûmuna dâir mukaddemâ Ticâret ve Zirâat Nezâ-
reti’ne yazılan tahrîrâtile cevâben vârid olan ve buna cevâben vilâyetden
yazılan muharrerâtın mündericâtına nezâret-i celîle-i âsafânelerince ıttılâ‘
hâsıl olmak ve muvâfık görüldüğü takdîrde îcâbı ta‘kîb ve tesrî‘ buyurulmak
üzere birer sûreti leffen takdîm kılınmışdır. Bir de ber-vech-i muharrer geşt
ü güzâr edilen kazâlar dâhilinde müşâhede ve tedkîk olunan umûr-ı zirâ‘iye
hemân umûmiyetle ibtidâî bir hâlde ve zürrâ‘ın ahvâl-i umûmiyesi dahi cid-
264