Page 470 - SİNCAN TARİH VE KÜLTÜR ATLASI
P. 470
ram-ı Veli Hazretlerinin “pirevi” şeyhi Şemseddin Efendi de Dîvân-ı Harb’e
çıkartılanlar arasındadır. Dîvân-ı Harb’te sorgulamalar başlayınca Anka-
ra şehir merkezinde işgal kuvvetleri ve Ermeniler taşkınlıklarını artırır,
asayiş ve huzur bozulur. “Bahşılı Hoca” lakaplı ve Nakşibendi Medresesi
müderrisi Sadullah (Seyhan) Efendi o günleri şöyle anlatıyor: “Ankara’yı
işgal eden yabancı askerlerin Samanpazarı’nda kadınlara sataşmaya baş-
ladıkları ve yine bir Türk çocuğunun tecavüze maruz kaldığı haberi etra-
fa yayılınca, halk galeyana gelmiş ve ben de aynı tesir ve heyecan altında
bulunarak dükkânımdan fırladım: “Bu millet içinden, bir değnek başına bir
mendil bağlayıpta ortaya çıkacak kimse yok mudur” diyerek haykırdım. Bu-
nun üzerine halkta yeni bir ruh alevlenmiye başladı…”
Sadullah Efendi, hem Nakşibendî Medresesi müderrisi hem de şeh-
rin ileri gelen esnaflarındandır. Manifatura dükkânı sahibi olan Sadullah
Efendi bu olaydan sonra dükkânına gidip malının yüzde kırk beşini va-
tanın müdafaasına bağışlar. Sadullah Hoca bununla da yetinmez. Anka-
ra’lı gençlerden oluşan birde gizli cemiyet kurar. Cemiyet üyelerinin gö-
revi yalnız veya karanlıkta yakaladıkları İngiliz askerleriyle, Ermenileri
yola getirmektir. Cemiyet üyelerinden birisi de Kemalettin Sami Paşa’nın
emir eri İsmail Çavuş’tur. Çok güçlü olan İsmail Çavuş bir gece Karaoğ-
lan Caddesi’nde bir İngiliz çavuşunun zorla bir dükkâna girmek istediğini
görür. Bu durumu gören İsmail Çavuş, İngiliz askerine hücum eder ve ilk
hamlede yere yıkar. Boyun kemiği kırılan İngiliz askerinin ölmesi üzerine
Ankara karışır. İngiliz İşgal Kuvvetleri Komutanlığı sanığın yakalanması
için Vali Muhittin Paşa’ya gerekli emri verir. Muhittin Paşa da, olayla ilgi-
Koyunpazarı civarı, Ankara (Foto: Ahmet Yüksel Arşivi)
454