Page 129 - SİNCAN TARİH VE KÜLTÜR ATLASI
P. 129
Sultan I. Mesûd, Ankara şehrinin hâkimiyetini oğlu Şahin Şâh’a bıra-
kır. Oğlu ve Elbistan meliki olan II. Kılıç Arslan’ı tahtına oturtur, 1155 yılın-
da da vefat eder. Sultan II. Kılıç Arslan, ilk olarak taht iddiasında bulunan
kardeşi Dolat’ı (Devlet) etkisiz hale getirir. Sultan II. Kılıç Arslan’a karşı
tavır alan Danişmendli Beyi Yağıbasan, Sivas şehrinin II. Kılıç Arslan ta-
rafından alınması üzerine damadı olan Ankara Meliki Şahin Şâh’ın yanı-
na gelerek Ankara Kalesi’ne sığınır ve 1164 yılında burada vefat eder. Bu
durumdan faydalanan Sultan II. Kılıç Arslan, Ankara Meliki Şahin Şâh’ın
üzerine yürür, Ankara ve Çankırı illerini hâkimiyeti altına alır.
Sultan II. Kılıçarslan, Bizans orduları karşısında kazandığı “Mirgokefa-
lon Zaferi”nden sonra yeni fetihlerle hâkimiyet sahasını genişletir. Özellik-
le bu dönemde göçer Türkmen Beyleri Ankara ve civarında yurt tutmaya
başlar. Şehir merkezine Müslüman nüfus yerleşir. Öyleki bu dönemin An-
kara Metropoliti, 1173 yılında şehirde çok az Hristiyan kaldığını ve bu yüz-
den geçim sıkıntısı çektiğini söyleyerek İstanbul Sinodu’na müracaat eder
ve Amasra Piskoposluğu’na tayinini ister. Selçuklu Sultanı II. Kılıçarslan,
Anadolu’da birliği tesis etmiş ve yaşı ilerlemiştir. Türk ananesine göre ha-
yatta iken on bir oğlu arasında Anadolu Selçuklu topraklarının yönetimini
paylaştırır. Ankara merkez olmak üzere Çankırı, Kastamonu ve Eskişehir’i
oğlu Muhyiddîn Mesud’a verir ve oğulları “melik” unvanını alır. Melikler ba-
bası Selçuklu Sultanı II. Kılıçarslan’a tabi olup bölgelerinin idaresinde ba-
ğımsızdırlar.
Muhyiddîn Mesûd, Ankara Kalesi’nde bir Cuma Camii yani “Kale Ca-
mii” yaptırır. Diğer taraftan da Bizans şehirlerine akınlar yaparak yeni
fetihlerle Çankırı, Kastamonu, Eskişehir ve Safranbolu’yu hâkimiyeti al-
tına alır. II. Kılıç Arslan’ın vefatından sonra kardeşler arasında saltanat
mücadelesi başlar. Anadolu’da güçlü ve kudretli bir melik olarak hükmü-
nü devam ettiren Muhyiddîn Mesûd, Ankara’da hükümdarlığını kurmuş,
adına hutbe okutmuş, para bastırmış ve şehri imar etmeye başlamıştır.
Muhyiddin Mesûd, Bizans’a karşı gaza ve fetihlerini yaparken bir taraftan
da sanat ve edebiyat ehlini Ankara’ya davet ederek şehrin kültür ve sosyal
hayatını canlandırmaya çalışır. Ankara’da yetişen sanatçılar “Enguriyei”
lakabıyla tanınır. Bedi-i Enguriyei, Muhyevi-i Enguriyei ve Mahmud-i En-
guriyei gibi şairler yetişir. Yapılan gazalarda da elde edilen esirler şehre
getirilmiş ve Müslüman olmuşlar, böylelikle nüfus artmaya başlamıştır.
Tokat meliki ve ağabeyi Rükneddin Süleyman Şâh, kardeşi I. Gıyased-
dîn Keyhüsrev’i tahttan indirerek sürgün eder ve Konya’da Selçuklu tahtına
oturarak sultanlığını ilan etmesi üzerine Muhyiddîn Mesûd’un huzuru bo-
zulur. Bir ordu ile Ankara’ya gelen Sultan Süleyman Şah Ankara Kalesi’ni üç
sene muhasara altında tutar. Bu süre zarfında şehirde erzak ve muhimmat
sıkıntısı baş gösterir. Mesûd, şehir halkının bu sıkıntıyı çekmemesi için
113