Page 267 - SİNCAN TARİH VE KÜLTÜR ATLASI
P. 267

Ankara Valisi tarafından bakılmaları için yerli ailelere teslim edilir ve ço-
                  cukların, bakım ücretleri hükümet tarafından bu ailelere ödenir. Açlık ve
                  gıda yetersizliği nedeniyle halk sokaklara dökülür. Zahire dilenir, yollara
                  düşen zahire tanelerini toplar. Geceleri bağ ve bahçelerde uyur. Açlıktan
                  ölme derecesine gelen halk, telef olan koyun ve diğer hayvanların leşlerini
                  dahi yemekte tereddüt edemez duruma gelir. Keskin kazasında 11 yaşında
                  bir kız çocuğunun açlık nedeniyle, ölen merkebin leşini yediği tespit edilir.
                  Aç kalan Ankaralılar, “üzüm çekirdeği, pamuk çekirdeği ve ayrık otu kökü-
                  nü karıştırıp el değirmenleriyle çekerek elde ettikleri undan ekmek yapıp”
                  açlıklarını gidermeye çalışırlar.
                      İngiliz seyyah F. Burnaby, 1873-74 kıtlığında Ankara ve civarında yakla-
                  şık on sekiz bin kişinin öldüğünü ve çok sayıda kişinin de başka vilâyetlere
                  göçtüğünü kaydeder.

                      1873 Kasım’ında yağan şiddetli yağmurlar etrafı göle çevirmiş ve 1874
                  Ocak ayında başlayan kar yağışının iki buçuk ay sürdüğünü, çevre ile bağ-
                  lantının kesildiğini, köylünün tohumluk zahireyi yiyecek için kullandığını
                  yazan Burnaby, çok sayıda hayvanın da açlıktan ve soğuktan telef olduğu-
                  nu anlatır. Ankara’da bulunan İngiltere Konsolosu Gatheral 1876 yılı rapo-
                  runda, Keskin kazasının 42 köyünde uğranılan kayıplarla yapılan yardım
                  hakkında geniş bilgi verir. Bu kuraklıkta Ankara köylerinde nüfusun dörtte
                  birinin öldüğünü, mühim bir kısmının hicret ettiğini, Keskin kazâsının ve
                  civarının elli iki bin nüfusundan yirmi bininin telef olduğu, yedi bininin
                  hicret ettiğini o zamandan kalma belgelerden öğrenmiş bulunuyoruz.        104

                      1291 (Hicrî)’de Ankara Vâlisinin İstanbul’a çektiği şu telgrafta facianın
                  büyüklüğünü müşahade edebiliriz: “Ankara etraf kasaba ve karyelerinden
                  günde 1500-2000 kişinin öldüğü, açlıktan kadın ve çocukların tahammül
                  edilmez derecede feryat ettikleri, sokak aralarında düşüp öldükleri, salgın
                  emareleri de görüldüğü...” Ankara ve ilçelerinde meydana gelen kıtlıklar ve
                  salgın hastalıklar nedeniyle, özellikle gıdasızlıktan hummâya tutulan çok
                  sayıda kişi vefât etmiştir. 1888 tarihli bir belgede Ankara Vilâyeti’nde (An-
                  kara, Yozgat, Kırşehir ve Kayseri) yetmiş bine yakın kişinin vefât ettiği anla-
                  şılmaktadır: “Abidin Paşa’nın vâliliği döneminde Ankara ahâlisinden telef
                  olana rastlanılmadığı, daha önceki dönemlerde ise kıtlıktan altmış veya
                  yetmiş bin nüfusun telef olduğu” (BOA.Y.PRK.UM.14/1). Kuraklık ve kıtlık-
                  tan dolayı Ankara’dan İstanbul’a yoğun göç başlar ve bu göç önlenmeye
                  çalışılır (BOA.DH.MKT.1434/6). Ayrıca kıtlık yaşanan başka vilayetlerden
                  de Ankara’ya gelen aileler olmuştur.

                      1881 yılının yaz aylarında Ankara, korkunç bir çekirge istilasına uğ-
                  ramıştır. Özellikle Nallıhan, Ayaş, Beypazarı ve Sivrihisar kazalarındaki
                  tarım alanlarını mahvetmiştir. Çekirge afet halinde Ankara köylerini tam
                  bir sene kemirircesine silip süpürmüştür.    105
                                                                                                   251
   262   263   264   265   266   267   268   269   270   271   272