Page 263 - SİNCAN TARİH VE KÜLTÜR ATLASI
P. 263
Mütesellim, Kalenderoğlu’na bu haberi götürdüğü vakit, Kalenderoğlu
çok kızmış, işi kurnazlık ve hilebazlık ile halletmek istemiştir. Bunun için
şehrin kenarına gelerek kadıya birtakım şartlar bildirmek üzere bir adam
göndermiş ve görüşmek üzere kadının dışarıya çıkmasını rica etmiştir.
Vildanzade Efendi şecaati iktizasınca, birkaç süvari ile dışarıya çıkıp bir-
kaç adam ile beraber bulunan Kalenderoğlu’nu karşıladı. Mülâkat at üze-
rinde olmuştur. Kalenderoğlu söz alarak demiştir: “Bu memleketi padişah
bana temlik etmiştir ve etrafında olan sancakları dahi adamlarıma ver-
miştir. Siz, beni şehre girmekten ne için ret ve şehri mütesellimin yüzüne
kapattınız?” deyince, Kadı Efendi cevaben demiştir ki: “Gerçi sancak sana
tevcih edilmiş ama siz buraya mirlivalar vaziyetinde gelmediniz, yine
Celâliler suretinde geldiniz; bunun ispatı şudur ki: İslam ekinlerinin içi-
ne girdiniz, öteden beriden gasbedip sürdüğünüz hayvan sürülerini İslâm
ekinlerine saldınız, bunu gören halk Celâliden korkarak şehre girerseniz
yağma edersiniz ve öldürürsünüz diye vehme düşmüştür. Ama padişahın
emri, sizin Serdar-ı Ekrem’in karargâhına gitmeniz lâzımdır. Şayet sefer
levazımı için ihtiyacınız varsa bu ihtiyaçların bir defterini yapıp bir mu-
temedinize veriniz. Mutemet yanımda kalsın, siz de, şehir halkını korkut-
mamak için uzak bir menzilde oturunuz, işlerinizi görüp halka ülfetinizi
bildirmeğe çalışayım ve sonra ben çadırınıza gidip bana yapacağınız ri-
vayeti göreyim, bu suretle halk mutmain olur ve sizin dahi şehre girmeni-
ze imkân bulunur.” Kadının bu sözleri Kalenderoğlu üzerine tesir ederek
otuz eşkıya ismi havi bir defteri kadıya vererek bunları mühimmat işiy-
le tavzif etmiştir. Kalenderoğlu, edebe mugayir hareketlerde bulunmağa
ve genç çocuklara el uzatmağa başlayınca, şehir halkı galeyena gelmiş,
onu öldürmeğe kalkışmışlar. Kadı bunun önüne geçmek için çalışmış ve
çalışmasına hile katarak Kalenderoğlu’nu İç Kale’ye almıştır. Kalenderoğ-
lu’nun arkadaşlarına gelince kadı bunlardan her birini bir yere misafir et-
tirmiş ve misafirliğe riayet etmelerini tavsiye etmiştir. Sonra verilen bir
emir ile eşkıya yok olmuşlar. Kalenderoğlu, kadı ile beraber şehre gelen
eşkıyaları beklerken, kadı vakayî’ serdâr-ı azama bildirmiştir. Serdar Mu-
rat Paşa (Kuyucu), Kalenderoğlu’nun bir müddet daha aldatılmasını ve
yakında aleyhine asker göndereceğini bir mektup ile kadıya yazmıştır. Ka-
lenderoğlu’nun eline düşen bu mektup, neye uğradığını anlayınca Anka-
ra’yı muhasara etmiye niyet etmiştir. Bunu anlayan Vildan Efendi, şehir
içinde seçtiği şeci adamlardan mürekkep bir kafile ile hisardan çıkıp ve
düşman saflarını söküp muharebe etmiye başlamıştı. İki taraf çarpışır-
ken Kalanderoğlu, Serdar’ın vâdettiği askeri yardımın Tekeli Mehmed Pa-
şa’nın maiyetinde olduğunu ve Hisar’a yaklaştığını görünce Hisar’dan kal-
kıp bir menzil yere gitti. Mehmed Paşa askeriyle beraber Haleb’e varmıştır.
Bu sıralarda, Halep baş defterdarı maiyetindeki askerin azlığı cihetiyle,
adedi ziyade olan Kalender’in askeriyle bir müddet dövüştükten sonra
hisara girmeye mecbur olmuştur. Serdar’ın asıl vazifesi Halep üzerine gi-
247