Page 266 - SİNCAN TARİH VE KÜLTÜR ATLASI
P. 266

1845 kıtlığında Ankara’da kaç kişinin hayatını kaybettiği tam olarak
                  bilinmemektedir. Ancak aynı yıllarda Bursa’da bulunan İngiliz konsolosu
                  tarafından İstanbul’daki İngiliz büyükelçisine verilen raporda, Ankara Eyâ-
                  leti genelinde altı bin Müslüman’ın öldüğü bildirilir. Osmanlı arşiv belge-
                  lerinde ölenlerin ve göç edenlerin sayısı tam olarak verilmez. 2 Ocak 1849
                  tarihli bir belgeden bu sayının çok olduğu anlaşılmaktadır: “Ankara’da vâki
                  kıtlık sırasında halkın bir kısmı göç ettiği ve bir kısmı öldüğü cihetle vergi
                  işlerinde meydana gelen karışıklığın düzeltilmesi için her kazaya talimnâ-
                  me ve memurlar gönderilmesi” (BOA.A.}MKT.167/24).

                      Ankaralılar “altmışbir kıtlığı”nın (H.1261 /M. 1845) yaralarını sarmışken
                  yeni ve büyük bir kıtlık yaşanmaya başlar. “Doksan kıtlığı” adı verilen bir
                  doğal afet yaşanmıştır.

                      1873 yılının Kasım ayında yağan şiddetli yağmurlar etrafı göle çevirir. H.
                  1290/M. 1874 yılının Ocak ayında başlayan kar yağışı ise iki buçuk ay sürer.
                  Şehir ve köylerle ulaşım tamamen kesilir. Köylerde oturan ahâli, tohumluk
                  buğdaylarını ekmeklik un yapar. Soğuk, açlık ve yemsizlikten hayvanlar öl-
                  meye başlar. Yaşanan kuraklığın sadece Ankara ve civarını değil, neredey-
                  se tüm Anadolu’yu etkilemesi, zahîre bulmayı daha da güçleştirir. Ankara
                  ve çevresine zahîre nakli öncelikli olarak Rumeli’den yapılmakla birlikte,
                  Erzurum, Diyarbakır, Gümüşhane, Bursa gibi vilâyetlerden de zahîre getir-
                  tilir. Nakliyâtta en büyük sorun kullanılan hayvanların yetersizliğidir. Bu
                  yüzden çoğu kez aksamalar ve gecikmeler olur. Bazen de şehre yakın yer-
                  leşim birimlerindeki küçük zahire fazlalıkları, ihtiyaç olan diğer bölgelere
                  nakledilir. Kuraklık yüzünden suyla çalışan değirmenler de devre dışı kalır
                  ve un yapılamaz olur. Un fiyatlarının yükselmesine sebep olan bu duru-
                  mun aşılabilmesi için, Beykoz’da açılan un fabrikasından yararlanılır. 1845
                  kuraklığında olduğu gibi 1874’de de büyük göçler yaşanır, göç hareketi önce
                  ilçelerden şehir merkezlerine doğru olur. Ankara kazâlarından Kalecik ve
                  Keskin’den halk şehre gelmeye başlar.

                      3 Mart 1875 tarihinde Ankara’ya göç edenlerin sayısı dört bine yaklaşır.
                  Ankara, Çankırı, Kayseri, Amasya ve Sivas taraflarındaki köylüler ve aşî-
                  retler yiyecek ekmek bulamadıkları için kasaba ve şehirlere göç ederler.
                  Bu göçler yüzünden kısa zamanda Ankara şehrinin nüfusu 15.000’den 25-
                  30.000’e yükselir.

                      Ankaralılar, “Halk Vekili” olan Hacı Mustafa oğlu Ömer Bey aracılığıyla
                  Valide Sultan’a durumu şikâyet ederek, tahrîrle belirlenmiş olan verginin
                  kaldırılması konusunda yardım isterler. 1875 kuraklık ve kıtlığında Anka-
                  ra halkının yaşadığı dram bazı resmî belgelere de yansımıştır. 1874 yılın-
                  daki kıtlıkta, Ankara yöresindeki mezarlıkta çıplak vaziyette uyuyan yüz
                  kadar çocuk bulunur. Ebeveynleri kıtlık nedeniyle vefât eden bu çocuklar,
             250
   261   262   263   264   265   266   267   268   269   270   271